Sessiz Kalp Krizi: Görmezden Gelmemeniz Gereken Hafif Belirtiler

"Sessiz" Kalp Krizi terimini duymuş olabilirsiniz. Bu kalp olayını yaşadıysanız, o sırada yalnızca hafif kalp semptomları hissedebilirsiniz, hatta hiç semptom bile gözlemlememiş olabilirsiniz. Aslında, geçmişte kalp kasında hasar olduğunu gösteren tıbbi testler yapılana kadar bunun farkına bile varmayabilirsiniz.

Kardiyologlara göre, sessiz kalp krizleri şaşırtıcı derecede yaygın olabilir.

Sessiz kalp krizinin en kötü yanı, yaşandığını fark etmediğiniz için kalp kas hücrelerine verilen tehlikeli hasarı sınırlamaya yardımcı olabilecek acil tıbbi yardım aramamanızdır.

Sessiz vs. Sessiz Olmayan Kalp Krizleri:

Hem sessiz hem de sessiz olmayan kalp krizleri genellikle koroner arter hastalığından kaynaklanır. Kolesterol ve diğer mumsu maddeler içeren plak birikimleri, koroner arterlerinizde birikerek kalp kası hücrelerine kan akışını sınırlayabilir. Benzer şekilde, tıkayıcı olmayan koroner arter hastalığı (kan akışının tıkanıklık değil, koroner arter spazmı nedeniyle engellendiği durum) veya Spontan Koroner Arter Diseksiyonu (SCAD) gibi bir durum da yaşayabilirsiniz.

En kötü senaryoda, bir plak tıkanıklığı, spazm veya SCAD nedeniyle tıkanan bir arter, kalp kası hücrelerinin ölmesine yol açar. İşte bu bir kalp krizidir. Kalp kası, yaralanan kol veya bacak kası gibi iyileşemez. Ölen kalp kası hücrelerinin yerini skar dokusu alır. Bu hiç iyi değildir.

Fark Etmeden Nasıl Kalp Krizi Geçirilir?

Prof. Dr. Kadir Uğur Mert’e göre, sessiz bir kalp krizi sırasındaki semptomlar şunlara benzetilebilir:

  • Grip

  • Göğüs veya üst sırtta gerilmiş bir kas

  • Çene, kol veya üst sırtta ağrı

  • Şiddetli yorgunluk

  • Hazımsızlık

Kadınların, erkeklere kıyasla kalp semptomlarını hafife alma veya görmezden gelme eğiliminde olduğunu biliyoruz (evet, şiddetli ve belirgin olsalar bile). Hatta bazen hiçbir şeyin yanlış olmadığını iddia edip yardımı reddedebiliyoruz.

Kadınlar Hollywood filmlerindeki tipik kalp krizi semptomları olsa bile tedavi aramayı geciktiriyorsa, kalple ilişkili olduğunu düşünmediğimiz sessiz kalp krizi semptomları söz konusu olduğunda ne kadar isteksiz olabileceğimizi hayal edin.

Sağlık uzmanınız, kardiyak risk faktörlerinizi değerlendirip tedavi ederek sessiz kalp krizi geçirme ihtimalinizi azaltabilir.

Sessiz Kalp Krizi Risk Faktörleri:

Sessiz kalp krizi risk faktörleri, klasik kalp krizi semptomlarıyla aynıdır:

  • Yaş

  • Diyabet

  • Obezite

  • Gebelik komplikasyonları

  • Kalp hastalığı aile öyküsü

  • Yüksek tansiyon

  • Yüksek kolesterol

  • Hareketsizlik

  • Sigara kullanımı

Şimdiye kadar, geçmişte sessiz kalp krizi geçiren birini tespit etmenin tek yolu görüntüleme testleridir (EKG veya ekokardiyogram gibi). Ancak Annals of Translational Medicine dergisindeki bir araştırmaya göre, EKG'ler sessiz kalp krizlerini %50'den az vakada tespit edebiliyor. Bu nedenle sessiz kalp krizlerinin gerçek prevalansı tahmin edilenden çok daha yüksek olabilir. Araştırmacılar, EKG'lerin daha çok "kişinin geçmişte kalp krizi geçirmediğini" belirlemede yardımcı olduğunu vurguluyor.

Sessiz kalp krizi sırasında sık görülen bir senaryoyu şöyle anlatabiliriz: "Çoğu zaman insanlar bunun başka bir şey olduğuna inanır. Geçmişte nefes darlığı veya yorgunluk hissettiklerini hatırlasalar bile, o sırada sadece çok çalıştıklarını düşünürler."

Sessiz kalp krizinin kalp kasına verdiği hasar değişkenlik gösterebilir. Şanslı olanlar, "kollateral arterler" adı verilen ve vücudun kendi doğal baypasını sağlayan damarlar sayesinde kan akışının tıkanıklık etrafında yön değiştirmesiyle korunabilir. Bu sürece arteriyogenez denir ve "önceden var olan kollateral arter yollarının iletken damarlara dönüşmesi" anlamına gelir. Adeta Kendin Yap (DIY) baypas ameliyatı!

Önemli Bir Uyarı:

Kalp krizi geçirmenin en güçlü öngörücülerinden biri, daha önce kalp krizi geçirmiş olmaktır. Kalp krizinden kurtulan her beş kişiden biri, beş yıl içinde ikinci bir kriz nedeniyle hastaneye yatırılıyor. Sessiz bir kalp krizi geçirmek, daha ciddi bir ikinci kriz ve kalp yetmezliği gibi komplikasyon riskinizi artırır.

Bu nedenle, kontrol edebileceğiniz risk faktörlerini yönetmek çok önemlidir. Yaş veya aile öyküsü gibi faktörleri değiştiremezsiniz, ancak diğerlerine odaklanarak riskinizi azaltabilirsiniz.

Önceki
Önceki

Bahçe Tutkusu: Toprağa Dokunmanın İyileştiren Gücü

Sonraki
Sonraki

Aspirinin İnanılmaz Yolculuğu: Söğüt Kabuğundan Guinness Rekorlar Kitabı'na